31 Mart 2010 Çarşamba

Haydi Girişimci, Dış Ticarete!







Selamlar..Daha önce bu konuya benzer bir yazı yayınlamıştık. Bu yazıyı da, o arşiv yazımızın bir devamı olarak düşünebiliriz. Önceki yazımızda “Bir girişimci olarak, dış ticarete nasıl girişebilirim?” sorusuna cevap aramıştık. Bu yazımızda da hem bu soruyu yineleyeceğiz hem de cevabı ilerleteceğiz.

Kendinizi ya “girişimci” olarak adlandırıyorsunuz, ya henüz daha öğrencisiniz ve ek gelir elde etmek istiyorsunuz, ya ev hanımısınız ya da kısa yoldan köşeyi dönmek (!) istiyorsunuz. Ne olduğunuz hiç önemli değil. Önemli olan aynı noktaya, aynı ufka bakıyor ve konsantre oluyor olmanız.

Dış ticaretle alakalı alt yapınızı oluşturmak için tavsiye vermeden evvel, en önemli unsura değinelim. Şimdi; kendimize yabancı lisan durumumuzu sormalıyız. Hangi seviyede, kaç dili, iş lisanında konuşabiliyoruz? Ticaretin en önemli unsuru, karşılıklı anlaşma yapılacak sağlam bir firma veya kişi bulabilmek olduğuna göre ve anlaşmanızı konuşarak veya yazışarak yapacağınıza göre; yabancı lisana çok ihtiyacınız olacak. Sanmayın ki; sadece Azerilerle “iletişerek” zengin olabilirsiniz. Biraz daha global düşünmekte fayda var. Buarada küçük bir tavsiye : Google Translate’e asla güvenmeyin. Çok komik yazılar çıkartıyor, kendinizi gülünç duruma düşürmeniz an meselesi olur.



Kısa bir deneme. Önce Türkçe metin geliyor :

“Merhaba, Biz toptan meyve ve sebze satışı ile ilgilenen bir firmayız. Şirketimiz Ankara'dadır. Türkiye'deki hallere satış yapmaktayız ve Orta Doğu pazarına ihracat tecrübelerimiz vardır. Sizin markanızı uzun zamandır takip ediyoruz. Her türlü ihtiyacınızı ihtiyaç halinde memnuniyetle karşılayacağımızı belirtmek isteriz.”

Şimdi de sıra İngilizce tercümesinde :

“Hi, We are interested in selling wholesale fruit and vegetables are a company. Our organization is based in Ankara. If we are to make sales in Turkey and the Middle East market, we have export experience. Your brand is a long time, we follow. We are welcome all of your needs in case of need are going to want to express.”

Gördüğünüz gibi anlam zor da olsa anlaşılıyor ama bu haliyle gelen bir e-postaya cevap yazılacağını pek sanmıyorum. Cümlelerin çoğu oldukça düşük, gramatik olarak hatalı ve malesef son derece gayriresmi.

Akabinde vereceğimiz tavsiye ise dış ticaretle alakalı biraz kulak dolgunluğunuzun olmasını sağlamak.. Bunu yapmak için size ilk tavsiyem en basit anlatımlı olarak; Doç. Dr.Mehmet Melemen’in “Uygulamalı Uluslararası Ticaret İşlemleri” kitabını okumanız. Bu kitabı okuduğunuzda bilmeniz gereken temel gereksinimlerin tamamına sahip olabilirsiniz.

Eğer lisan ile alakalı bir sorununuz yoksa ve eğer dış ticaretle alakalı kısa bir alt yapı da yaptıysanız artık sermayeniz var demektir. Şimdi işin heyecanlı kısmına geldiniz demektir. Dedik ya, sermayeniz artık kısmen de olsa bilginiz. Bu nedenle mal alıp satmanıza gerek yok. Tıpkı bir emlakçının yaptığı gibi komisyon sistemi dahilinde para kazanabilirsiniz. Yalnız şunu belirtmekte fayda var. Bu sizi hemen kısa yoldan para kazanma heveslerine kesinlikle itmesin. Elbette bu işte de çok önemli nöanslar var.

Bu ince noktalara da önümüzdeki yazılarda değineceğiz...

Devam edeceğim..

Berk PINAR

23 Mart 2010 Salı

Nakliyecinin Dilinden Anlamak - I


Merhaba.. Yeni yazımı sadece Coproblog'a özel yazdığım için buradan link veriyorum. Linke tıklarken CTRL tuşuna basıp tıklarsanız çok sevinirim, hem bu sayede, bu sayfada da kalmış olursunuz :) Buyrun size L I N K

Sevgilerle...

Berk PINAR

17 Mart 2010 Çarşamba

Bulustrend Mart Videosu :)

Sevgili Ömer Ekinci'nin paylaşmaktan utandığı video :D

Bulustrend'de Soru - Cevap

15 Mart 2010 Pazartesi

Mart Ayı Bulustrend İzlenimlerim








13.03.2010’da Mart ayı Bulustrend’e katıldık. Artık gönül rahatlığıyla “gelenekselleşen” diyebileceğimiz aylık buluşmamız, yine kelimenin tam anlamıyla çoşku içinde geçti. Oradan oraya “kaybedilmiş” sosyelliği arayan ve bilgisayar başında geçen kısmi sosyal fakat özünde pek bir asosyal saatlerin intikamını almaya çalışsan dinamik bir zümre vardı karşımızda.

İlk başlarda “düğün” havasında herkesin kenarlara kendini sotelemesine sevgili Ömer hızlı bir manevrayla 1. yılımızın şerefine hazırlanan pasta hamlesiyle cevap vererek dikkatleri “pistin” ortasına çekti. Hani laf aramızda pasta da dikkat çekmeyecek gibi de değildi. :) O saatten sonra cumartesilerini ulvi bir uğurda feda eden bu genç yüreciklerin minik pıtırcık kalpleri bizler gibi daha bir heyecanlı şekilde atmaya başladı tahminimce. Bu heyecana vesile olan ise Gelistrend ailesinin bir yılını genellikle tatlısıyla (acısıyla demek gelmedi içimden) geçirmiş olmamızdı. Tüm o yazdığımız yazıların birileri tarafından okunduğunu bilmek, yazıya, emeğe saygı gösterildiğini fark etmek gerçekten en azından kendi adıma bana bir afrodizyak oldu. Bu bağımlılığımı tatmin edebilmemi sağlayan ve bunca zamandır bizleri bir çatı altında toplayan başta sevgili Ömer’e, diğer kıymetli yazar arkadaşlarıma sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. Ama belki de en önemli unsur, gelistrend’i gelistrend yapan takipciler ve okuyucular. Bir amaca hizmet etmenin en büyük ibadet olarak algılandığı bu topraklarda sizlere de sonsuz kez teşekkür etmek istiyorum.




Son olarak bir küçük özeleştiri yapmanın zamanı geldi sanırım : Ömer, duy sesimizi..Artık Astoria’ya sığmıyoruz. Sadece gelistrend okuyucuları değil, bizleri Friendfeed, Twitter gibi sosyal mecralardan da takip eden kişiler artık toplantılarımıza dahil oluyor. Kabuğumuzu kırmanın zamanı geldi. Hedeflerimiz gibi cüssemize de yaraşır bir organizasyona artık yelken açmalıyız. Aksi takdirde çok hengame yaşanacak...Tıpkı bu Cumartesi günü sevgi selinden ve ilgiden mütevellit yaşanan izdaham gibi :)

Bir sonraki Bulustrend’de daha fazlanızı görmek ve daha fazlanızla tanışmak üzere..

Sevgilerimle,

Berk PINAR

Mart Ayı C-Day İzlenimlerim



14.03.2010’da Coproline’ın düzenlediği C-day’e ilk kez katıldım ve kelimenin tam anlamıyla etkinliğin her bir dakikasına hayran kaldım. Herşey önceden planlanmış ve her ayrıntı incelikle düşünülmüş. Bu da katılımcıları; tam bir profesyonel çerçevede kucaklamayı sağladı. Toplantıya katılan üreticiler ve yatırımcılar (henüz sadece bir yatırımcı vardı fakat böylesi bir senede bunu bile bulmak büyük başarı bence), mezunlarla birebir görüşme fırsatı yakalarken, senelerdir ürettikleri mamülleri ve şirketlerini bir bir tanıtarak “kazan – kazan” oyununu oynadılar. Bu ikili ilişki bana üretici – satıcı arasındaki “simbiyotik ilişki” faktörünü çağrıştırdı. Ne de olsa satıcı olmadığında, bir futbol sahası büyüklüğünde deponuz bile olsa tek bir ürününüz satılmaz ve ürettiğiniz “ekmek” size sadece kambur olur. Aynı şekilde satıcı da, üreticinin üretmediği mamüller olmassa tabir-i caizse “çıplak” kalır, eli zayıflar. İşte tam da bu sebeple; etkinlik yeni ticari köprüler kurma anlamında çok başarılıydı. Özellikle herkesin eşit olduğu ilkesinden yola çıkan “round – table” (yuvarlak masa) teoremi; bilinen tüm hiyerarşik kıstasları yok sayarak üretici ve e-broker arasındaki dengeyi son derece iyi oluşturdu.

Bir de işin sosyalleşme boyutu vardı. Bir oda dolusu genç (yaş ve/veya ruh anlamında) , enerji dolu, haftanın tek dinlenme günü olan Pazar’ı gözünü bile kırpmadan büyük bir fedakarlıkla feda ederek bu toplantıya katılan (ki buradan herkesin ne denli kararlı olduğu anlaşılabilir) insanlarla tanışma fırsatı boyutu var ki bu bence işin en kremalı kısmı. Hani insan kocaman bir pastanın üstündeki vişneyi önce tatmak sonrada o kremaya parmak daldırmak ister ya, işte bu toplantıda yeni insanlarla tanışma isteği bende aynı çoşkuyu oluşturdu. Oradan oraya koşarak “Acaba kiminle tanışsam, kime merhaba desem, iki saatimi nasıl en etkili şekilde kullanırım?” soruları ise adrenalinime adrenalin kattı. Hatta sevgili Nural Ekşioğlu ile yaptığım sohbet çok verimli oldu. Sebebi ise kendisinin bana yeni yazım için ilham kaynağı olmasıydı ki, bu yazıyı sanırım önümüzdeki hafta Copro-blog’da paylaşıma açacağız.



Elbette güzel olan çoğu şeyin yanına bir kaç eleştiri de getirmekte fayda var. Ne de olsa çevrenizi sadece “pohpohlamak” sahte dostlukları perçinler. Bir Coproline gerçek dostu olarak; bir sonraki C-day’de dikkat edilmenisini arzu ettiğim noktalar şunlar;

1. Üreticiler yaptıkları sunumlarda şirketlerinin kuruluş yılı, ailelerinin yıllar içinde yaptıkları kazanımlar gibi e-brokerların ilgi alanlarında ilk sıraya oturmayan konulara sıklıkla değinip aynı sunum hatasını yaptılar. Bunun yerine kısıtlı sürede markalarının pazar payları, sektördeki fiyat aralığındaki yerleri, sahip oldukları kalite değerleri (kurumsal kaliteden bahsetmiyorum, mamülün kalitesini kastediyorum) gibi konulara değinerek daha aydınlatıcı olabilirdiler. Bir de, üretici sunumlarının biraz daha çalışılmış olmasını beklerdim. Ne diyelim bir dahakine biraz daha iyileşmesini temenni ediyorum.
2. O kadar canlı ve hareketli bir ortamdı ki, kiminle konuşacağımı seçmekte zorlandığımı zaten yukarıda ifade etmiştim. Fakat yaşadığım sıkıntı biraz da toplantı alanında hedefimi iyi seçememek oldu. Dikdörtgen yapıya sahip bir toplantı salonu insanların kişileri seçmekte zorlanmasına ve kenarlara itilen katılımcıların, köşe başlarında münazaralarına yol açtı. Biraz daha geniş ve kare yapılı bir salon hem kişilerin daha fazla “piste” çıkmasını hem de kişilerin birbiriyle daha samimi, daha kolay iletişim kurmasını sağlayabilirdi. Bir dahaki C-day’de mümkünse salonumuzun büyütülmesini rica edeceğim. Tamam kabul ediyorum, kanı damarlarına sığmayan yüz kişiyi dizginlenemek büyük bir arenada daha zor olabilir ama bence denemekte de yarar var... 
3. İlerisi için katılan üretici firmaların mallarının biraz daha niş olmalarını temenni ediyorum. Bkz. Sihirli Diş Fırçası..Bu ürün çok hoşuma gitti. Eşime de bir tane getirip beraberce denedik. Oldukça pratik ve akılda kalıcı bir ürün. Pazarda henüz muadil ürünlerin olmaması da başlangıç yapacaklar için eşsiz bir fırsat. Söylemek istediğim şu; bir brokerın elinde on tane elma satan, yirmi tane makarna satan, onbeş tane tornavida satan üretici firma bilgisi olacağına bir – iki tane niş ürün satan üretici bilgisi bence çok çok daha kıymetli. Bu nedenle e-brokerlara da niş ürünlere daha fazla eğilmelerini naçizane tavsiye ediyorum..

Son olarak; bu organizasyonu gerçekleştiren ve emeği geçen herkese ve elbette tüm katılımcılara teşekkürü bir borç bilirim. İyi varsınız, iyi ki sosyalsiniz ve iyi ki Coproline’lısınız..Hee unutmadan bu yazıyı ne zaman okursanız okuyun yukarda bahsettiğim kremalı pasta aklınıza takılırsa en iyisini, en doğalını, en nev-i şahsınıza münhasırını ve en ev yapımı olanına sevgili Nural hanım’dan bulabileceğinizi unutmayın.. Kendisine buradan ulaşabilirsiniz...

Mayıs ayı C-day’de görüşmek üzere...

Sevgilerimle,

Berk PINAR