5 Ekim 2009 Pazartesi

İthalat ve Çin - II






Selamlar. Önceki yazımda; Çin firmaları ile yaptığınız ithalat çalışmalarında karşınıza çıkabilecek sorunlara ve bu sorunların sebeplerine değinmiştim. Bu yazıda da; hem bu sorunlara birkaç örnek daha vereceğim hem de bu sorunları bertaraf etme yollarını sizlere anlatacağım.



Şunun üstüne tekrar değinmeliyiz. Genel kanının aksine; “Tüm Çin ürünleri kalitesizdir” yargısı yanlıştır. Bildiğiniz üzere, etrafınızı saran hemen hemen bütün markalar hatta dünyanın en büyük firmaları bile üretimlerini Çin’e çeşitli sebeplerle taşımıştır. Neden Çin’e gittikleri konusuna değinmeden şunu eklemekte fayda var : Çin’de her ürünü birkaç farklı kalitede bulma şansınız vardır. Örneğin; XYZ USB’lerine fason üretim yapan bir flash bellek üreticisi firma, maliyetleri düşürerek veya artrırarak farklı kalitede ürünleri, hem kendi hem de dünya pazarına sunabilmekte. Hem de bunu yaparken, istediğiniz markayı da kendi ürününün üstüne monte edebilmekteler. Yani, yerel şartlarda bir markanız olsun ya da olmasın, Çin’li bir firma üstünden fason üretim yoluyla, kendi markanıza sahip olabilirsiniz. Fakat, önceki yazımda belirttiğim gibi, Çin’lilerin kalite anlayışlarından kaynaklanan sorunlar her zaman baki kalacaktır. Bunu da bilmekte fayda var. Peki bu ne demek? Önceki yazıya kısa bir hatırlatma; “Çinli üreticiler fire paylarını atmak ya da yeni baştan üretmek yerine direkt olarak sevkiyatın içine dahil etme eğilimindedirler.” Bunu engellemenin yolu ise; bir satın alma acentası ile anlaşmak ve sevkiyat öncesi malzemelerden numuneler alınarak kontrol ettirilmesidir.





Peki; yüzbinlerce ürün sevkiyatınının yapıldığı bir seferde, farz-ı misal yüzde beş paylık fireyi satın alma acentası yakalayamassa ve bu yüzde beş de sizin için de hayati bir önem taşıyorsa, ne yapmalısınız? Benim kişisel kanaatim, daha malzeme siparişi vermeden sizin hazırladığınız bir satın alma sözleşmesini karşı tarafa imzalatmanız. Eğer karşı taraf, yani üretici / ara satıcı; sizin hazırladığınız satın alma sözleşmesinde belirtilen, fireli , geç / eksik ve ayıplı mal sevkiyatlarını içeren şartlarda cezai müeyyideleri kabul etmiyorsa, o firmadan mal almanızı asla tavsiye etmem. Bununla beraber, yaptığınız sözleşmede, uyuşmazlık halinde hangi mahkemelerin yetkili kılındığı açıkça belirtilmelidir (özellikle Türk mahkemeleri seçilmeli), daha da ötesinde tahkim merciinin de baştan belirlenmesi şiddetle tavsiye ettiğim bir diğer husustur.





Öte yandan, Avrupalı ve Amerikalı firmaların çoğu, Çin'den mal alırken satın alma acenteleriyle çalışıyorlar. Hatta satın alma acenteleriyle işbirliği halinde kendi kalite kontrol ekiplerini de Çin'e gönderip kalite kontrolü iki kez sağlama almış oluyorlar. Böyle olunca da doğal olarak kalitenin devamlılığını sağlayabiliyor ve bu malları Avrupa veya Amerika malı olarak tüm dünyaya ve kendi piyasalarına satıyorlar. Ayrıca büyük bir bölümü Çin'den mal almak yerine aracı olduklarını bile bile Hong Kong'dan daha yüksek fiyatlara mal almayı tercih ediyorlar. Ayrıca, eğer Çin'de sizin için çalışan iyi bir ekibiniz varsa o zaman tabii ki sürekli gidip gelmek zorunda kalmazsınız.





Bununla birlikete, Çin'deki fabrikalar genelde ihracatları kendilerinin değil, tüccar firmaların yapmalarını tercih ederler. Bunun nedeni hem vergisel hem de direkt üretime odaklanmak istemelerindendir. Onun dışında da fuarlara sadece ihracat lisansı olan fabrikalar katılabilir, ki her fabrikanın bu lisansı bulunmamaktadır. Dolayısıyla da fuarlara genellikle, ihracat lisansına sahip tüccar firmalar katılırlar. Fabrikalara doğrudan ulaşmak istiyorsanız, anlaştığınız satın alma acenteniz sizin adınıza hızlı bir şekilde direkt fabrikalara ulaşıp, fiyatları sizin için araştırabilir ve fiyatlarını uygun bulduğunuz fabrikalara sizi direkt ulaştırabilir.





Çin ile iş yapmak için bu iki yazımızda yazdığımız unsurlara dikkat etmenizi tavsiye derim. Yazı dizimi, moderatörlüğünü yaptığım forumda bir arkadaşımızın yazdığı ve başından geçen bir vakaa ile noktalıyorum. Hem de bu final, aynı zamanda “Global Düzenbazlar” yazı dizime de gönderme olsun...



“Çinli firmalarla iş yapmak isteyenleri uyarmak istiyorum. Tobb/ITO gibi kaynaklarda yayinlanan dis taleplerde; zeytinyağı ile ilgili bir talep yazisi vardi. Ben de hemen talep sahibine bir mail yazdim. Önce benden, fiyat istendi, gönderdim. Firma fiyatta indirim istedi. İndirimin mümkün olmadığını söyledim, hemen kabul gördü, ve yuksek tonajlarda ürün ithal etmek istediklerini, fakat anlaşmanın Çin'de yapılmasını istediklerini söylediler. Bu talebin, bu aşamada mümkün olmadığını ve önce e-ticaret prosedürleri uygulayip ardından anlaşma yapabileceğimizi söyledim. Bu sefer de “Öyleyse, biz anlasmayi burada noter onayli bir sekilde hazirlayacağız, masrafların size ait kısmını siz, bize ait kısmını da biz karsılayacağız.” dediler. Daha numune vs... bile göndermeden, bu kadar yüksek tonajlarda mal istemeleri beni zaten baştan endişelendirmişti. Ben de, daha önce Çin ile münasebetleri olan arkadaslarıma; Çin'de boyle zorunlu bir noter uygulamasi olup olmadığını sordum ve şu bilgilere ulastim :

Bazı firmalar, ya da tabiri caizse kendisine firma süsü veren dolanırıcılar, potansiyel satıcıları Çin'e gelmeye zorluyor, burada belirli beş yıldızlı otellerde vs... konaklatıyor, buralardan da komisyon alıyorlarmış. Bu, öyle güzel tezgahlanmış ki, orada bir ofiste toplantılar yapılıyor, biraz zaman geçince de bu kişiler ulaşılmaz oluyormuş.Ya da ikinci bir senaryo gereği, noter bahanesiyle, insanlardan para alıyorlarmış. Bunu öğrenince, firmaya bu şartlarda hiçbir şekilde para ödemeyeceğimi belirttim ve kendi çalışma şartlarımı kendilerine gönderdim. Tabii günlerce hararetli bir sekilde yapılan yazışmalar anında hız kesti ve bir daha firmadan ses çıkmadı.

İşte böyle; milyarlarca nufusu olan bir ülke de, iş yapılabilir insanların yanında bir o kadar da dolanırıcı var. Bu konuyu açanlara özellikle teşekkur ediyorum. Çin ile is yaparken çok dikkatli olmakta fayda var.”





Özetle, dünyanın üstüne bir fenomen olarak çöken Çin’den korkmayın. Sadece ekstra ihtiyatlı olun ve gardınızı baştan yüksek tutun...



Başarılı dış ticaretlere...



Berk PINAR