INSANLARI KANDIRMAK, KANDIRILDIKLARINA İKNA ETMEKTEN DAHA KOLAYDIR
Mark Twain... Samuel Langhorne Clemens’in takma ismi... “İki
kulaç derinlik” manasına gelen bir denizcilik terimi olduğu söyleniyor.
Araştırılmalı. Hepimiz biliriz; Tom Sawyer’ı. İşte onun yazarı, daktilo kullanarak roman yazan ilk yazar. (evet her zaman laptop yoktu
ergenler, lütfen saçmalamayın)
Ünlü sözüne geliyorum “Insanları
kandırmak, kandırıldıklarına ikna etmekten daha kolaydır” . Önermeyi ilk
okuduğum an; bunca zaman hemen her ortamda yaptığımız din ve siyaset konuları canlandı gözümde. Ve “Ahaa..
evet...işte bu!!!” dedim. “Evreka’ydı”
Neden bunca zamandır onca hitabete rağmen, kendimce ve bilimsel olarak
doğrulukları ispatlanmış ve artık “bilimsel kanun” kabul edilmiş, post-teori aşamasındaki “gerçeklere”
insanları neden ikna edemediğimi anlamıştım. Çünkü onların inanmışlıkları vardı.
Çünkü onlar kandırılsın ya da kandırılmasın inandıkları doğruların “hata”
olabileceği olasılığını asla görmek, duymak ve hatta düşünmek bile
istemiyorlardı. Araştırmak da “zul” gediği için kulaktan dolma bilgiler onlara
yetiyordu. Peki kulaktan dolma ibareler ve hikayelerle bir insanı doldurduğunuz
zaman onu esasen de şeklen de kandırmış olmuyor musunuz? En nihayetinde bu
hikayeleri anlatanlar da, büyük ihtimalle kulaktan dolmacı olduğuna göre,
birinin attığı taşı, kırk deli toplanıp çıkaramıyor kuyudan manasına gelmiyor mu?
Insanların geneli malesef cahildir... Insanlar malesef
bilgisiz ve vurdumduymazdır. Insanlar sorumluluk almaktan kaçınır. Insanlar malesef kolaycıdır ve yönetilmek isterler. Kendi
hayatlarında birilerinin, bir üst teoremin gölgesi olsun isterler. Bunun
istisnası yoktur. Insanlar belki de ilkel korkularından sebep, hep aşağılanmak
ve güçsüzlüğüne vurgu yapmak isterler. Çin’deki budistler de aynı
reaksiyonu gösterir, Latin Amerika’daki katolikler de, Sahra üstü müslümanları
da. Hepimiz (küçük bir istisni grup hariç) sebebi belirsiz bir nedenle cayır
cayır yanacağımızı, ızdırap dolu bir
ebediyetle karşılasacağını ya da bir sonraki hayatında sürüngen olarak
geleceğinin korkusunu yaşar ve bundan kaçınmak için de "çitlerin" etrafına
çıkamaz. Çıkan da kendini kontrol eden bir çoban köpeğinin farkındalığında olsa
da, kendi koyunluğundan dem vurmaz.
Bize bu öğretildi. Bizi yönetmek için bu bizlere takdim
edildi. Kadim çağlardan bu yana bu iş insanlık tarihinin bilinen en zevkli ve
en kar sağlayan ticareti olarak vucüt buldu. Üzgünüm ama kandırılmanın bedelini
de ödediniz, ödüyoruz ve ödeyeceğiz. Kiminin parası, kiminin misyonerlik
çabaları, kiminin sadece 4 yılda bir attığı oy. Kişiden kişiye sömürü boyut
değiştirebilir ama netice değişmez. Onlar yağlı ballı evlerinde oturup,
ellerini avuşturup bize kıs kıs gülerken, kurdukları imparatorluk gölgesinde
ruhumuzu kırbaçlatan bizler ise, sabah akşam demeden gündelik ihtiyaçlarımızı
gidermeye ve bizi yönlendirdikleri ebedi hayat için puan kazanmaya çalışıyoruz
kan ter içinde.
Kandırılmış olmak. Kandırılmaktan öte acıtan şey nedir
biliyor musunuz? Bence kandırıldığını görebilmek ve bunu önce kendine itiraf
edebilmek. Ve evet, kandırıldığını itiraf eden sayısı parmağına batan kıymıktan
ölen insan sayısı kadar azdır bence. Ne tuhaftır ki bu kişiler genelde kuzey
ülkelerinde toplanmışlardır... Neden acaba? Bilgi, birikim, kişisel gelişim ve
toplumsal paylaşımdan olabilir mi?
Her dost toplantısında ve /veya söz gelimi alelade ortamlarda
karşılaşıyorum bağnazca ve sabit fikirli yaklaşımlarla. Bazen dakikalarca bazen
de saatlerce uğraşıyorum. Amacım fikir değiştrirmek değil. Amacım okumasına ve
kendisinin araştırmasına yöneltmek. Başarılı olamıyorum. Bunu sana ben değil,
onlar söylüyor bari ona inan, OKU da anla diyorum. Bir dahakine daha sağlam bir sohbet
yaparız diyorum, ne var ki sonuç alamıyorum. Neden bu duvarı yıkmak bu kadar zor? O denli
kandırılmışlar ki, kendi bünyelerinde Berlin duvarları örmüşler. Eğer
araştırırlarsa, belki haklı olabileceğimden ve bunu kendilerinin de
keşfedeceğinden korkuyor olmalılar.
Bu sözden sonra anladım ki; ben onların sadece
“kandırıldıklarına ikna etmeye çalışıyorum” Bu nedenle zorluk yaşıyorum. Oysa
bakın sahte hocalara, sahte peygamberlere veya saçma sapan “Scientology” tarzı
tarikatlar; nasıl da kolay kandırıyorlar insanları. Onlar kandırıldıklarına ikna etmiyorlar, sadece "kandırıyorlar". Ben “yok” derken onlar
“var” diyorlar. Ben “Bilim” derken onlar “S.kim” diyorlar. Ben “Düşün” derken onlar “Üşen” diyorlar. Bu
şartlarda nasıl başarılı olabilirim ki?
Kendime not : Ya ben de “s.kim” diyeceğim, ya da “s.ktirip
gideceğim”... Game over bitch!!!
YOU HAVE BEEN FOOLED!!! SORRY TO
INFORM...